Ana Sayfa Genel Efes Tarihi ve Gezilecek Yerler

Efes Tarihi ve Gezilecek Yerler

1464
0

Sitemize geldiginiz ve tatil yapacagınız yeri belirleme aşamasındasınız. Kuşadasında kaldıgınız taktirde bir artısıda bu tarz antik kentlere çok yakın olmasıdır. Eger Bodrum’da kalırsanız hem maddi konuda cok zora girersiniz hemde bu tarz antik kentlerden biraz daha uzaklaşırsınız. Kuşadasından 10 KM kadar uzaklıkta olan Efese şehir merkezinden 3,5 YTL ( 2 Euro ) gibi bir fiyatla dolmuşa binerek gidebilirsiniz. Efes’in tarihi özelliklerini aşagıdaki bölümde yazıyor. Zaten Medya dan haşır neşir oldugunuz Efes kuşadasında kaldıgınız otelden bir adım uzakta…

eski-efes

Efes’te Gezilecek Yerler Nereler?

Antik Çağ yazarlarına göre Efes, Smyrna gibi M.Ö. 3000 yıllarında kurulmuştur. Ancak Smyrna kurulduğunda, Efes o dönemin önemli liman kentleri arasındadıır. Dor istilası üzerine Ege kıyılarına yerleşen İonlar Efes’e yerleşmişler, daha sonra Lidya egemenliği döneminde şehirlerini geliştirmişlerdir. İon, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı uygarlıklarının izleri bugün halen görülebilmektedir. Efesliler Roma dönemindeki depremle yerle bir olan şehirlerini Tiberius zamanında yeniden imar etmişlerdir. Ancak bu defa Hellenistik bir yapı stili yerine tüm Efes, Roma karekteri yapılarla dolmuştur. Siyasi ve ticari önemi giderek artan Efes’e Meryemana’nın da gelmesi ve St. Jean’ın burada yaşaması Efes’i aynı zamanda önemli dini bir merkez durumuna getirmiştir. Daha sonraları Sart ile Susayı bağlayan deniz yolu üzerindeki işlek limanların zamanla dolması üzerine, artık yaşanmaz hale dönüşen şehri Bizans İmparatorluğu Justinyen’in (527-565) Ayasuluk Tepesinde yaptırdığı St. Jean bazilikası etrafına yerleşmek suretiyle terk etmişlerdir. 1090 yılında şehir Türklerin eline geçmiştir. Böylece şehir tarih boyunca farklı istilalar yada depremler nedeniyle tam beş kez yeniden kurulmuştur.

Bugün kalıntılarını gördüğümüz kent Efes III. Kuruluşudur. Günümüzde ise Efes, Selçuk ilçemiz sınırları içerisindedir. Yukarıda söz ettiğimiz gibi hemen tüm uygarlık kalıntılarının bulunduğu Efes ve Selçuk günümüzde ülkemizin tarihi ve arkeolojik eserler bakımından en zengin merkezidir. Özellikle Efes Harabeleri ve Efes Müzesi sahip oldukları eserler bakımından yoğun bir turist ziyaretine maruz kalmaktadır.

EFES HARABELERİ : Efes Harabelerine ilk girişte karşılaştığımız kalıntılar Vedius Gymnasion’a ait kalıntılardır.

VEDİUS GYMNASİON: M.S. II. Yüzyılda Vedius Antonius adına zengin bir Efes’li tarafından yaptırılmıştır. Doğudaki avlusu, ortada yer alan tören salonu, soyunma odası ve hamamları ile dönemin özelliklerini karekterize eden sportif ve kültürel eğitimin yapıldığı görke mli bir yapıdır.

STADYUM : Vedius Gymnasion’dan sonra harabelere doğru sol tarafta stadyum vardır. 230×40 m. olan stadyum, Panayır Dağının kuzey yamaçlarına kurulmuş ve sağ, cephesi doğal kayalara oturtulmuştur. Roma İmparatoru Neron döneminde (M.S.54-68) yapıldığı ileri sü rülen stadyumun doğu bölümünde gladyöter oyunları için bir bölme ve yine hayvanlar için bir kısım bulunmaktadır. Sportif tüm yarışların , oyunların, olimpiyat düzenlemelerinin araba yarışlarının yapıldığı stadyum döneminin sportif ve kültürel bütün ihtiy açları karşılanmaktaydı.

AKROPOL Stadyumun karşısında Akropol olarak kabul edilen tepede M.Ö. 6. Yüzyıla tarihlenen bir yapı mevcuttur. Tepenin kuzey batısında ise M.Ö. 350 yıllarına ait bir tapınak bulunmaktadır.

BİZANS HAMAMLARI Stadyumdan sonra Bizans hamamları ile karşılaşılır. Yine M.S.6. Yüzyıla ait birçok küp bulunması nedeniyle ( sarhoşlar hamamı ) olarak ta anılan, büyük bir sauna ve çeşitli banyo dairelerine sahiptir.

ÇİFTE KİLİSELERİ (KONSÜL KİLİSESİ) Bizans hamamlarının karşısında yer alan Çifte Kiliselerin Hristiyanlık dünyası için son derece özel bir önemi vardır. 431-438 yıllarında konsüllerin toplandıkları kilise 265×29.5 m. boyutlarında bir yapıdır. M.S. 11. Yüzyılda Roma döneminde bi r bazilikaya dönüşen yapı Meryemana’ya adanmış, burada yapılarn 3. Konsül toplantısında Katolizmin doğması kararları alınmıştır. Kilise dünyada Hristiyanlığın ilk yedi kilisesinden birisi olması nedeniyle bugün bile büyük önem taşımaktadır. Bazili kanın M.S.4.yüzyılda kiliseye dönüştürülmesi esnasında batı tarafına nefli bir yapı eklendiği ve batı girişinden sonra büyük bir antrium yer aldığı gözlenmektedir. Kilise kısmına geçmek için tabanı mozaikli bir nartexten geçilir. Vaftiz yerinin ortasın da vaftiz havuzu ve duvarlarında hac figürleri bulunmaktadır. M.S.7. yüzyılda kilisenin apsisinden açılan bir kapı ile ikinci bir kilise inşa edilmiş ve böylece kiliselerin adı ” Çifte Kiliseler 3 ” olarak tanınmıştır. Bu yeni açılan bölüm din adamlarının ikametlerine ayrılan kısımları ihtiva eder. Me ryemana adına sunulan ilk kilise olması nedeniyle kilise ve çevresi dini bir merkez durumundadır.

LİMAN HAMAMLARI İlk kez M.S. 2. Yüzyılda yapılan hamam, 4. Yüzyıllda İmparator Konstantinus döneminde onarıım görmüş ve bazı değişiklikler yapılmıştır.Bu yüzden buraya Konstantinus hamamları da denmektedir.

ARKADİANE (LİMAN CADDESİ) Efes’teki harabeleri gezmek için hamamların karşısında bulunan ve limana kadar uzanan mermer döşeli bir caddeye çıkılır . Bu caddeye çıkarken takip edilen yolun sonunda çok az kalıntıları mevcut olan M.S.2. yüzyıla tarihlenen tiyatro gymnasionu y er alır . Sağ tarafta ise liman gymnasionu ve liman hamamı görülür. Limandan tiyatroya kadar uzanan cadde, gerçekte Hellenistik dönemde yapılmış olmakla beraber İmparator Arkadianus tarafından onartıldığından onun adıyla anılır. 11m. genişliğinde 530m. uzunluğunda olan bu görkemli caddenin sağında ve solunda yer alan mermer sütunlar bugün de ayaktadırlar. Bu cadde aşağıda limana bir kapı ile açılır. Yan tarafta ise dükkanlar sıralıdır, dükkanların altında bir su yolu or taya çıkarılmıştır. Şehrin sularının kesilmesi durumunda bu su yollarından geçen kaynak sularının devreye girdiği anlaşılmaktadır. Tümüyle mermer döşeli olan Arkadiane’nin zemin döşemesi altında limana kadar uzanan bir kanalizasyon vardır. Şehrin en önem li caddesi olan bu cadde daha çok törenlerin şenliklerin ve önemli geçitlerin yapıldığı bir caddedir. Kralların karşılandığı bir cok önemli gösterinin ve dini törenlerin yapıldığı bu cadde, aynı zamanda limana gelen giden tüm mal ve servetin aktığı yol olduğundan ”Liman Caddesi” olarak anılır. ”Kral Yolu”da denen bu caddenin, bu denli çeşitli isimlerle anılması önemli bir yol olduğunu gösterir.

TİYATRO GYMNASİONU Arkadiane’in sağ tarafında yer alan ve M.S.2. yüzyıla tarihlenen Gymnasion’dan günümüze çok az kalıntı gelebilmiştir. Burada atletizim oyunlarının yapıldığı bir avlu ve bu avluyu çevreleyen portiko gözlenebilmektedir.

Simetrik planlı yapının kuzeyi ndeki oturma yerleri açıkça fark edilebilir.

TİYATRO Efes harabelerinin en güzel yapılarından biri olan tiyatro, oldukça sağlam kalmış ve bir süre öncesine kadar Efes Festivali gibi şenliklerde rahatlıkla kullanılabilmiştir. Ancak aşırı kullanımdan kaynaklanan kaymalar nedeniyle tekrar restorasyon çalışmaları başlamış ve korumaya alınmıştır.25000 kişilik tiyatronun ilk kez Hellenistik dönemde yapıldığı bilinmekte ise de bugüne gelen tiyatronun İmparator Cladius zamanında yeniden inşaasına başlandığı, İmparator Trianus M.S..98-117 döneminde tamam landığı bilinmektedir. Tiyatronun ön kısmında oldukça sağlam ve iri taşlarla yapılmış soyunma yerleri belirgin şekilde görülmektedir. Tiyatronun kuzey batısında iki iyonik sütunlu hellenistik bir çeşme yerleştirilmiştir. İlk döneminde üç katlı olan tiya tro her biri 22′şer basamaklı üç bölümden oluşur. Sahne binası 18m. yüksekliğindedir. M.S.54 yıllarında St.Paul’un bu tiyatrodan Efes’lilere seslendiği ve büyük tepkiyle karşılandığı rivayet edilir.25×40 ebatlarındaki sahnenin arka duvarları son derece s üslü ve nişler içinde heykellerin bulunduğu bir görünüm içindeydi.

MERMER CADDE Efes’in güneydoğusunda bulunan Magnesia kapısından kuzeybatıda Koresos kapısına kadar uzanan yaklaşık 400 m.lik mermer döşeli cadde M.S. 5. Yüzyılda yeniden yapılmıştır. Altından geçen kanalizasyon sistemi denize kadar uzanır Caddenin batı kanadı İm parator Neron tarafından (M.S.58-68) yılları arasında yapılmıştır. Cadde seviyesinden yüksekte olan portikoya Ticaret Agorasının ikinci katı açılır. Mermer Cadde ile Celsus Kütüphanesi arasındaki açık alanda Auditorium’un bulunduğu, burada konuşmalar ya pılıp, şiirler okunarak söylevler verildiği bilinmektedir.

CELSUS KİTAPLIĞI Ticari Agoranın yanında bulunan Celsus Kitaplığı M.S.135 yıllarında Asya Konsülü Julius Aguila tarafından Romalı mimar Vitruoya’ya yaptırılmıştır. 60.5 x 16.72 m. ebatlarında dıştan iki katlı, içten 15 m. tek bir salondan oluşur. Salonu çavreleyen üç katlı galerilerden duvarlara serpiştirilmiş pencerelerden ışık süzülür. Arka duvardaki bir kapıdan Celsus’un mezarına geçilir. Celsus’un burada bulunan heykeli bugün İstanbul Arkeoloji Müzesinde bulunmaktadır. Roma mimari özelliklerini tümüyle yansıta n yapının ön cephesinin dekorasyonu, devrinin en güzel örnekleri arasında yer alır. Ön cephe kolonları arasında yer alan dört kadın heykeli ”Akıl”, ”Kader”, ”İlim” ve ”Erdem” öğelerini sembolize eder. Bu heykellerin orjinalleri bugün Viyana Müz esinde bulunmaktadır. Parşomen kitap ruloları kitaplıkta nemden etkilenmemesi için iki taraflı tuğladan örülmüş kapalı raflarda korunurdu. Bu kitaplık kendi döneminde dünyanın sayılı bilim adamını ve düşünürünü yetiştirmiştir. Kitaplık ön cephesi son yıll arda geçirdiği restorasyonla büyük ölçüde eski görünümüne kavuşmuştur.

AŞK EVİ Mermer caddeden yukarı çıkıldığında Kuretler Caddesi ile kesişen noktada Aşk Evi bulunur.M.S.1. yüzyıla tarihlenen bu ilginç ev, ana bir hol ve bu hole açılan bir çok odadan oluşmaktadır. Aşk Evinde bulunan mozaik kız portreleri bu evde çalışan k ızlara ait olsa gerek. 12000 m2′lik bir alanı kaplayan büyük binanın önceleri hamam olarak inşa edildiği sonradan Roma döneminde Aşk Evine çevrildiği düşünülmektedir. Kapladığı alan ise bugünkü modern otellerin kapladıkları alanla kıyasla çok geniştir. A şk Evinin duvarları içinde bugünün modern klima sistemine eş değer bir soğutma ve ısıtma sisteminin bulunması son derece ilginçtir. Burada şarap mahzenleri, dev ocaklar, hamamlar, havuzlar, yatak odaları, konferans salonları ile muhteşem bir kütüphanesi b ulunduğu bilinmektedir

SKOLASTİKA HAMAMI Efes’te yaşayaan zengin Romalı bayan Skolastiika tarafından yaptırıldığı anlaşılan hamam M.S.400 yıllarına tarihlenmektedir. Dört bölümden oluşan hamamın soğukluk bölümünde bir havuz bulunur. Ayrıca sıcak su buharı duvarlardan künklerle geçirilir. Merkezi sistemle ısıtılan hamam mermer kullanımının ilginç bir örneğidir.

HADRİAN TAPINAĞI Kuretler Caddesinin en güzel yapılarından birisi de Hadrian Tapınağı’dır. Bu tapınaktan geriye cephe alınlığı kalmıştır. Tapınak Korint üslupta olup girişte ortada iki yuvarlak sütun ile yanlarda dikdörtgen birer paye yeralmaktadır. Alınlıktaki te mel üzerinde Hadrian adı ve Tyche (Talih Tanrıçası) kabartması görülür. Birçok Anadolu kentleri gibi, Romalıların yardımını ve dostluğunu kazanmak amacıyla Efes kenti de imparator kültü için tapınak ayırmayı gerekli buluyordu ve bu tapınak Domitian Tapına ğından sonra bir imparatora ayrılmış olan ikinci kutsal yapı idi. Kentler, adları belirtilirken özellikle tapınak koruyucuları ile anılıyorlardı. Ancak Hadrian Tapınağı bu kategoriye girmiyordu, çünkü krala bir şahıs tarafından adanmıştı. Tapınağın arşitravında tasvir edilen mitolojik sahnelerden en ilginci Efes’in kurucusu mitolojik kral Andoklos’un yaban domuzunu öldürüşü ile ilgili sahnedir.

TRAJAN ÇEŞMESi Hadrian Tapınağını geçtikten sonra biraz ilerde solda Trajan Çeşmesi yer alır. Çeşme 5.20X11.90 m. ebadında, büyük bir havuzu üç yanından çeviren iki katlı bir yapıdır. İmparator Trajan’ın iki kat boyunca yükselen heykelinin kaidesinden sular ha vuza akardı. M.S2. yüzyılda yapılan çeşmenin alt katında kompozit, üst katında ise korint düzeninde sütun başlıkları kullanılmıştır. Çeşmenin katlarını süsleyen heykeller Efes Müzesinde sergilenmektedir.

YAMAÇ EVLER Celsus Kütüphanesinden Kuretler Caddesine dönüşte, sağ tarafta Bülbül Dağının yamaçlarında Efes’li zenginlerin ikamet ettikleri belirtilen evler vardı.Yakın zamanda restore edilerek orijinal durumlarına biraz daha yaklaşan bu evler, geniş merdiv enlerle caddeye dikey olarak açılmakta, duvarlarında fresk ve mozaiklerle süslü, mermer kaplamalar bulunmaktadır.

DOMiTiAN TAPINAĞI Efes’te bir imparator adına yapılmış ilk tapınaktır. Devlet Agorasının hemen karşısında, kentin en güzel ve en merkezi yerinde, 50X500 m. ölçüsünde, tonozlu alt yapılar üstünde bir teras oluşturarak inşa edilmiştir. Meydana bakan zemin katta dük kanlar yer almaktadır. Teras ise mabet olarak kullanılmaktaydı. Yalnız başı ve kolu ele geçen Domitian`in oldukça büyük ölçülerdeki kült heykeli bugün İzmir Arkeoloji Müzesinde, tapınağın giriş altarı ise Efes Müzesinde sergilenmektedir.

DEVLET AGORASI Sütunlarla çevrili Kuretler Caddesinde ilerlediğinizde Herakles kabartmasının yolu daralttığı zafer takından Devlet Agorasına gelinir. Devlet Agorasının altında eski çağlara ait kalıntılar da bulunmuştur. M.S.1.yüzyılda devlet kontrolünde ticaretin yapıldığı dini ve resmi törenlerin düzenlendiği Agora’da dört basamakla çıkılan Efes’in ticaret borbası gibi bir işlevi olan bazilika bulunmaktadır. Bazilika 165 m. uzunluğunda olup, M.S.1. yüzyılda Romalılarca yapılmıştır.

BELEDİYE SARAYI (PRYTANEİON) Efes`in kutsal mekanı sayılan meclis sarayının sağ tarafında Hestia sunağı bulunmaktadır. Bu sunakta sürekli olarak bir kutsal ateş yanardı. Prytaneion politik işlerin görüldüğü ayrıca önemli törenlerin şölenlerin ve kabullerin yapıldığı yerdi. İki Efes Artemis’ininde buruda bulunmuş olması Prytaneion’un dini açıdan da son derece önemli bir mekan olduğunu göstermektedir.

ODEİON (BOULEUTERiON) M.S.2. yüzyılda Efesli zenginlerden Publis Vedius Antonius tarafından yaptırılan Odeion`un zamanında üstü ahşap kaplamalıydı. Yaklaşık 1450 oturma yerine sahip olan Odeon resmi toplantıların yapıldığı bir yer olmakla beraber konserlerinde verildiği bir bölümdü.

ARTEMiS TAPINAĞI Efes’lilerin ilk yerleşimlerinin bu tapınağın olduğu yerde bulunduğu bilinmektedir. Daha sonra bir depremle tapınağın yıkılması üzerine Roma imparatoru yardımı ile Efes’liler tapınağı yeniden ve daha gösterişli inşa ederler. Büyük İskender’in Ana dolu’ya çıkışından sonra tapınağın kendi adına yapılmasını istediği, ancak Efes’lilerin bunu kabul etmeyip kendi imkanlarıyla tapınağı tamamladıkları söylentiler arasında yer alır. Dünyanın yedi harikasından biri olarak bilinen Efes Artemis Tapınağının bu gün sadece temel kalıntıları bulunmaktadır. Bakir doğa tanrıçası Artemis inancının köken itibariyle bir Anadolu inanışı olduğu ve kaynağının Hititlilerin ana tanrıçası Kibele’ye dayandığı ve Efes’te bu iki ana tanrıçanın bolluk bereket sembolü olarak anıldığı bildirilmektedir. Kuşadası yolun a girişte sağda kalıntıları görülen tapınak 127 sütunlu olup cephesindeki 36 sütunu kabartmaydı. Tapınak 125 m. uzunlukta 60 m. genişliğinde ve 25 m. yüksekliğindeydi. Tapınağın en eski kalıntıları M.Ö.6. yüzyıla kadar tarihlenmektedir. En son M.S.263 yıl ında Got’lar tarafından saldırıya uğrayan tapınak yıkılmış ve yağma edilmiştir.

St.JEAN BAZiLiKASI Bizans imparatoru Justunyen’in M.S.6. yüzyılda St. Jean adına yaptırdığı bazilika Ayasuluk Tepesinde yer almaktadır. 40X110 m. boyutlarında batıdan girişi olan yapı haç planlı , kubbeli bir bazilikadır. Esas kilise kısmı kalın payelerin taşıdığı altı büyük kubbe ile örtülüdür. Yapının nartex bölümü de beş adet kubbe ile örtülüdür. Bazilikanın ortasında kubbe altında ve zemin seviyesi altında olan St.Jean mezarının doğusunda rahiplerin oturduğu kısımlar bulunur. Bu yapılar kiliseden yarım daire biçiminde ayrılır. Mezar alanının kuzeyinde aziz resimlerinden oluşan fresklerin bulunduğu kiliseninin restore edilen sütun başlıkları üzerinde imparator Justinyen ile karısı Theodora’nın monoğramları vardır. St.Jean’ın mezarı ortadaki kubbeli bölümün altındadır. Mezardaki bir delikten çıkan kutsal tozun iyileştirici özelliği olduğuna inanılıyordu. St. Jean’ın mezarı orta çağ boyunca Hiristiyanlık dünyasının en önemli yerlerinden biri olmuştur.

YEDİ UYUYANLAR M.S.5. ve 6. Yüzyıla rastlayan dönemde yapıldığı sanılan Yedi Uyuyanlar Ören yeri dini bir merkez hüviyetindedir. Rivayete göre Hristiyanlığın resmi dini olarak kabulünden önce, putperestlerden kaçarak buraya sığınan yedi genç uykuya dalıp iki yüzyıl sonra uyanmışlardır. Uyandıklarında Hristiyanlık resmi din olmuştur. Bu mucize olay üzerine , öldükten sonra bu yedi gencin tekrar gömüldüğü ve adlarına büyük bir bina yaptırıldığı sanılmaktadır. Bugün kazılarda ortaya çıkarılan yapı oldukça büyük abidevi boyutlardadır ve çoğu kaya oyma mezar buluntularına, iki kilise ile katakomplara rastlamaktadır. Halen dört katı görülebilen kalıntıların yedi katlı olması muhtemeldir. Zeminde bulunan dehlizlerin dini amaçlı eğitim için kullanıldığı, buranın b ir manastır hüviyeti taşıdığı izlenimini vermektedir.

MERYEM ANA EVİ Bülbül Dağı üzerinde Hristiyanlığın kutsal anası Hz.Meryem’in Evi bulunmaktadır. Hristiyanlarca ”Panaya Kapulu” olarak ta adlandırılan kutsal yerin M.S.4. yüzyılda inşa edildiği sanılmaktadır. Hz. İsa’nın yakalanıp çarmıha gerilişinden kısa bi r süre önce annesini arkadaşı ve havarisi olan St.Jean’a teslim etmiştir. St. Jean Hz. İsa’nın çarmıha gerilişinden sonra Hz.Meryem’in Kudüs’te kalmasını sakıncalı bulduğundan onu yanına alarak kaçırmış ve buraya getirmiştir. Bu söylentiler efsanelere ka rışsa da yine gerçekliğini kanıtlayacak göstergelerde bulunmaktadır. Hiıristiyanlık dinini yaymak gibi kutsal bir görevi üstlenmiş olan St. Jean çağın en büyük kenti durumundaki Efes’i kendine hedef seçmiş Hz. Meryemi putperestlerin diyarına sokmak istemediğinden onu Bülbül Dağı eteklerinde sık ormanlarla kaplıbir köşede yaptığı kulube de gizlenmiştir.St.Jean’ın her güngizli onu ziyarete gittiği ve yiyecek içecek götürerek yokladığı bilinmektedir. Kutsal bakirenin tam 101 yaşına kadar Bülbül dağındaki bu yerde yaşadığı ve burada öldüğü kabul edilmektedir. St. Jean Meryem Ana’yı yine bu dağda ken disinden başka hiç kimsenin bilmediği bir yere götürmüştür. Hristiyanlığın yayılmasından sonra kutsal bakirenin bulunduğu yere Hristiyanlarca ”Haç” şeklinde bir kilise inşa edilmiştir. Burası kötürüm olan ve Türkiye’ye gelemeyen bir Alman rahibenin tarifleri üzerine bulunmuştur. Bunun ötesinde Meryem’in Efes’e gelip ömrünün son yıllarını burada geçirdiğini belirten bazı kanıtlar vardır. -Hz. İsa çarmıha gerilmeden önce annesini St.Jean’a emanet edip, St. Jean’a ”Bu senin anan”, Meryem’e de ”Bu senin oğlun” demiştir. St. Jean Efes’te yaşamış ve yine söylentiye göre incil’i yazmış,Efes’te ölmüş ve buraya gömülmüştür. -Hz. Meryem adına ilk yedi kiliseden biri Efes’te kurulmuştur. -Hristiyanlığın en önemli kurulu olan konsüller toplantısı birkaç kez Efes’te yapılmış, katolikliğin doğuş kararı burada alınmıştır. -Yedi uyuyanlar kilisesi ile Mecdelli Meryem’in mezarı Panayır dağının kuzeydoğu eteğindedir. -Efes çevresindeki Hristiyan halk, atadan kalma bir geleneği sürdürerek her yıl 15 Ağustos’da Meryem Ana’nın evinin bulunduğu Panaya Kapulu’da dinsel törenler düzenlemişlerdir.

ARKEOLOJi MüZESi Türkiye’deki en güzel yöresel müzelerden biri Selçuk’ta bulunmaktadır. Burada, Efes örenlerinde ve çevresinde gün ışığına çıkarılmış olan eser korunmaktadır. Birinci dünya savaşından önce bulunmuş olan eserlerin çoğu Viyana Müzesi’ne götürülmüştür. B ununla beraber ikinci Dünya Savaşı’ndan sonra ele geçen taşınabilir eserlerin tamamı yöresel müzeye konmuştur. Burada sergilenen en önemli eserler şunlardır: Ayasuluk Tepesinde bulunan Myken vazoları, Artemision’dan parçalar, Belevi Mausoleumu’ndan Korint sütunları ve lahit, Efes Artemisi’nin iki heykeli, Sokrates’i tasvir eden bir fresk, çeşitli anıtlardan özellikle çeşmelerden alınmış heykeller, Hadrian Tapınağı’ndan bir Theodosius kabartması ile Erken Hristiyanlık Devri’ne ait son derece değerli tam b oy portreler ve büstller. belli başlı olanlarıdır.

Tahir Dinç
2006 yılında bu yana tatilcilere gerekli bilgileri aktarmak için açmış olduğumuz Tatilpanosu.net 'de yazarlık yapıyorum. Türkiye'nin en çok okunan "Gezi Rehberi" olmaktan dolayıda mutluyuz. Sizlere faydalı tatil içerikleri eklemek için çalışmalarımıza devam ediyoruz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz