Hint-Avrupa dil ailesine mensup olduklarından dolayı genel kabul Avrupa kökenli bir topluluk olmalarıdır. 1930’larda Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde ortaya atılan Türk Tarih Tezi’ne göreyse bir Türk medeniyetiydi. Bilimsel çevrelerde ise Türk Tarih Tezi, romantik ve milliyetçi yönlerinin olduğu savlarıyla eleştirilmiştir. Bunun dışında, Türkiye Türklerinin kökeninin Orta Asya’ya dayandığı bilgisine karşın, son yapılan genetik araştırmalar Anadolu Türklerinin büyük bir kısmının köklerinin Orta Asya‘ya dayanmadığını göstermektedir. Bu da bugün Türkiye Türklerinin, Hititler gibi Anadolu medeniyetlerini sahiplenmesine önayak olmuştur.Tarihçi ve araştırmacı Sinan Meydan, Batının 19. yüzyıldaki kazı çalışmalarından sonra Hititler gibi medeniyetleri Avrupa kökenli kabul edip sahiplendiğini ve Hititlerin Türk olduğu tezinin Batı merkezli tarihe karşı bir başkaldırış olduğunu belirtmiştir. Tarihçi Doç. Dr. Tufan Gündüz ise Hititlerin Türklerle alakası olmadığını ve buharlaşmış bir kavim olduğunu söylemiştir.Fakat daha sonraları Hititlrin Batı Kafkas halkları olan Çerkeslerle bir ilişkisi olduğu hakkında araştırmalar yapılmıştır. Hititçe ve Çerkesçe birbirine dil yapısı ve kelimeler açısından çok benziyordu.
Hitit İmparatorluğu Kralları Listesi
- Pithana – MÖ 18 ya da 17’nci yüzyıl.
- Anitta—Pithana’nın oğlu—MÖ 18 yüzyıl (en fazla)
- Labarna—Bilinen ilk Hitit kralı—MÖ 1680-1650
- I. Hattuşili—Labarna’nın evlatlık oğlu—MÖ 1650-1620
- I. Murşili—I. Hattuşili’nin büyük oğlu veya torunu—MÖ 1620-1590
- Hantili—I. Murşili’nin kayınbiraderi—MÖ 1590-1560
- I. Zidanta—Hantili’nin damadı—MÖ 1560-1550
- Ammuna—Zidanta’nın oğlu—MÖ 1550-1530
- I. Huzziya—Ammuna’nın oğlu(?) — MÖ 1530-1525
- Telepinu—I. Huzziya’nın kayınbiraderi—MÖ 1525-1500
- Tahurvaili —
- Alluvamna—Telipinu’nun damadı —
- II. Hantili—Alluvamna’nın oğlu(?) —
- II. Zidanta —
- II. Huzziya —
- I. Muvatalli —
- I. Tuthaliya—II. Huzziya’nın torunu (?) — MÖ 1400-?
- I. Arnuvanda—I. Tuthaliya’nın damadı —
- II. Tuthaliya—I. Arnuvanda’nın oğlu —
- Genç Tuthaliya (?) — II. Tuthaliya’nın oğlu — (?)
- II. Hattuşili (?)
- I. Şuppiluliuma—II. Tuthaliya’nın oğlu—MÖ 1350-1322
- II. Arnuvanda—I. Şuppiluliuma’nın oğlu—MÖ 1322-1321
- II. Murşili—I. Şuppiluliuma’nın oğlu—MÖ 1321-1295
- II. Muvatalli—II. Murşili’nin oğlu—MÖ 1295-1272
- III. Murşili—II. Muvatalli’nin oğlu—MÖ 1272-1267
- III. Hattuşili—II. Murşili’nin oğlu—MÖ 1267-1237
- IV. Tuthaliya—III. Hattuşili’nin oğlu—MÖ 1237-1209
- Kurunta (?) — II. Muvatalli’nin oğlu
- III. Arnuvanda—IV. Tuthaliya’nın oğlu—MÖ 1209-1207
- II. Şuppiluliuma—IV. Tuthaliya’nın oğlu—MÖ 1207-1180
Aksaray’da Hitit Dönemi
M.Ö.II. (M.Ö.1750-1200) binin başlarında Avrupadan Kafkaslar üzerinden gelerek Kapadokya Bölgesine yerleşen Hititler, daha sonra yerli halkla kaynaşarak imparatorluk kurmuşlardır. Dilleri Hind-Avrupa dil grubundandır. Başkentleri Hattuşaş (Boğazköy) olan Hititlerin önemli şehirleri Alacahöyük ve Alişar’dır. Kapadokya Bölgesinde bulunan bütün höyüklerde Hititlere ait kalıntılara rastlamak mümkündür. Bunun yanı sıra Hitit İmparatorluk Döneminde özellikle Kapadokya Bölgesinde stratejik açıdan önemli geçitlere ve su kenarlarındaki yüksek kayalara rölyef olarak işlenmiş anıtlar bulunmaktadır. Bu kaya anıtları sayesinde Hitit krallarının güneydeki ülkelere ulaşmak için geçtiği yolları saptamak olasıdır. Aksaray Hititler döneminde önemli bir geçiş kavşağıdır. Hitit imparatorluğunun son dönemlerine ait kral Hartapuş’a ait Gücünkaya köyü yakınlarındaki siyek yazılı kayası ve çevrede bulunan höyüklerden toplanan arkeolojik malzemeler ve müzece satın alınan Hitit imparatorluk dönemine ait mühürler ile tarihin ilk baraj örneklerinden olan Böget yakınlarındaki Eşmekaya barajı, Aksarayda Hitit imparatorluk çağının kesintisiz olarak yaşandığını kanıtlamaktadır.
M.Ö. 1200-700 Friglerin Orta Anadolunun önemli kentlerinin hemen hepsini yıkarak Hitit İmparatorluğunu ortadan kaldırılmasından sonra, Orta ve Güneydoğu Anadoluda Geç Hitit Krallıkları ortaya çıkmıştır. Kapadokya Bölgesi’ndeki geç Hitit Krallığı ise Kayseri, Niğde, Aksaray ve Nevşehir’i içine alan Tabal Krallığı’dır. Bu döneme ait Gülşehir-Sivasa (Gökçetoprak), Acıgöl (Topada), Hacıbektaş-Karaburna Köyü’nde Hitit Hiyeroglifi ile yazılmış kaya anıtları bulunmaktadır. Aksaray merkezinde bulunan, bazalttan yapılmış, Hitit Hiyeroglifi ile yazılı stel, Geç Hitit döneminin bölgede yaşandığını ve Aksaray bölgesinin Şinuhtu krallığı sınırları içerisinde olduğunu gösteren önemli yazılı vesikalardan olup, Aksaray Müzesinde sergilenmektedir.
Malatya’da Hitit Dönemi
Hititlerin Anadolu’da, M.Ö. 2000 yıllarının başında varlıklarını gösterdikleri Aslantepe‘den çıkarılan bazı seramik örneklerinden anlaşılmaktadır. [1]
M.Ö. 1750 yıllarında Kuşsara Kralı Anitta, Anadolu’yu tek bir yönetim altında toplayarak siyasi birliği sağlamıştır.[2]
Bu dönemde Malatya’nın, büyük bir ihtimalle, siyasi birliğe katıldığı sanılmaktadır. I. Hattusilis, Kuzey Suriye yolunuemniyet altına almış, yerine geçen oğlu I. Mursilis ise Anadolu birliğini Halep ve Babil seferlerinden sonra sağlamış. Malatya’ nın bu krallar döneminde kuzey Suriye ile Anadolu arasında önemli yol kavşağında olması sebebiyle Hitit birliğine girdiği ve bir Hitit şehri olduğu kabul edilebilir. I. Mursilis, babası I. Hattusilis ‘in gösterdiği, dış menfaatlerinin güneyde olduğu fikri üzerine hareket edip, Halep ve Bağdat’ı fethederek “Büyük Kral” unvanını aldığı Akad metinlerinde görülmektedir.
Hitit Krallarından Ammunas ile Huzziyas‘tan biri döneminde M.Ö. 15. yüzyılda yer yer görülen isyanlar sonunda Hitit Birliğinin kuzey Suriye’deki egemenliği Mitanni Krallığının eline geçmiştir. Böylece, Malatya’da bu dönemde Mitanni eğemenliği altına girmiştir. Hitit Kralı Şuppiluliuma, M.Ö. 1450yıllarında Fırat Nehrini geçerek bölgede yer alan Mitanni eğemenliğine son verilmiştir. [3]
Böylece Malatya’yı yeniden Hitit İmparatorluğuna kazandırmıştır. II. Mursilis, Muvatalli ve III. Hattusilis dönemlerinde Malatya, Hitit Merkezine bağlı kalmıştır
M.Ö. 1116-1096 yılları arasında bir Asur vesikasına göre, Asur Kralı I. Tiglatplaser Malatya üzerine yürüyerek kral Allumu’yu yenmiştir. Şehir halkını rehin alarak vergiye bağlamıştır.
M.Ö. 1200-1000 yılları arasında kavimler göçü sebebiyle Anadolu’da karanlık bir devir hüküm sürmüştür. Hitit İmparatorluğu, bu dönem sonunda tamamen ortadan kalkmıştır.
Hititler’in torunları, M.Ö. 1000 yılından sonra varlıklarını şehir devletleri halinde sürdürmüşlerdir. Malatya, asıl önemini bu devirlerde almıştır. Hitit Devleti, bir takım küçük feodal krallıklardan teşekkül ediyordu. Bu derebeyliklerden birisi de Fırat Nehri’nin Malatya civarında yaptığı dirseğin içinde bulunduğu tahmin edilen Alşe Krallığı idi.[4]
Geç Hitit döneminde; Malatya ve çevresinde özellikle lspekçur, Darende, Gürün, Aslantepe‘de Geç Hitit dönemine ait kitabeler ve siteller bulunmuştur. Heykeller ve siteller Geç Hitit devrinin Malatya’da ne kadar geniş çevreye yayıldığını göstermektedir. [5]
M.Ö. 1000 yıllarında Malatya, Kargamış Krallığı’na bağlı olarak varlığını sürdürmüştür. Gürün yakınlarında bulunan bir kitabeye göre “Sasa” adlı bir kimse Malatya Kralı olarak bilinmektedir. Asur Kralı II. Adad Nirari (M.Ö. 911-891) Kargamış‘ı egemenliği altına alarak, Kargamış’ın Malatya üzerindeki hakimiyeti son bulmuştur. Asur Kralı III. Salmanassar (M.Ö. 858-824) Hilakku üzerinden Tabal’a burada 24 Tabal kralının takdim ettikleri haracı kabul etmiş ve dönüşünde Malatya üzerine yürümüş, Malatya Kralı Lalli’yi yenerek ağır vergi bağlamıştır. (M.Ö.835) [6]
Geç Hitit şehir devletlerinden biri olan Malatya’nın tarihini Hitit Hiyeroglif kitabelerinden, Asur krallarının yıllıklarından ve Urartu kitabelerinden öğrenmekteyiz. Asur vesikalarında; Malatya adı Milid, Melid, Milidia, Meliddu şeklinde geçmektedir. Urartu kaynaklarında Melitea, Hitit Hiyeroglif Kitabesinde ise “Dana başı ve ayağı”, ideogramları(düşünsel veya kavramsal yazı) ile temsil edilmiştir.[7]
Urartu krallarından lspuinis (M.Ö. 824¬816) ile oğlu Menuas (M.Ö. 816-807) zamanlarına ait Palu kaya kitabelerinde Milid Kralı Sulumeli’yi mağlup ettikleri kaydı vardır. Fakat Malatya Kralı’nın bu yeni hakimiyete kolay kolay itaat etmediği anlaşılıyor. I. Argistis (M.Ö. 789-766) “Tanrı Haldi’nin sayesinde Hatti memleketlerine karşı sefer ettiğini ve Tuwate’nin oğlunun memleketini Melitea (Malatya)’yı zaptettiğini anlatmaktadır.” Malatya kralları az sonra Urartu hakimiyetine karşı yeniden ayaklanmış, III. Sarduri (M.Ö. 765-733) de Melitea Kralı Sahu oğlu Hilaruwata’yı mağlup ederek, şehrini yağma ettiği anlatılmaktadır. [8]
Urartu egemenliği, Asur kralı III. Tiglat Psaser’in tahta çakışına kadar devam etmiştir. Bu kral döneminde Malatya, M.Ö. 733’de yeniden Asur Krallığına haraç veren beylikler arasına girmiştir. M.Ö. 722 yılında Malatya Kralı Funzianu, Asur Kralı II. Sargon’a esir düşmüştür.
Bu tarihte Asur Kralının Malatya’yı egemenliği altına aldığı, bir isyan sonunda M.Ö. 713 yılında Malatya Kralı Tarhunaz’ı esir ettiği anlaşılmaktadır. Kralı halkı ile birlikte Asur’a, Basra’ya sürgün ettiği, Basra halkından bir kısmını da Malatya’ya getirerek yerleştirdiği bilinmektedir. Malatya’ya Asurlu bir kral atadığını ve emrine 150 savaş arabası, 1500 atlı, 20.000 yaya, 10.000 kalkan ve mızrak taşıyıcıları verdiğini II. Sargon’un kitabelerinden anlamaktayız. Buraya atanan kralın adı Mutallum’dur. Bu belgeye göre Malatya şehrinin o günkü nüfus ve büyüklüğü ile önemi gözler önüne serilmektedir.[9]
Asur Kralı Sanherib (M.Ö. 705-681) döneminde Asur egemenliğinde olan Malatya, Asar Haddon (M.Ö. 681-669) zamanında Asur egemenliğinden çekilmiştir. Bundan sonra bölgede Med ve Perslerin hakimiyeti görülür.
[1] PALMİERİ Alba , Excavations at Aslantepe 1968 raporu ,(Türk Arkeoloji Dergisi ,Ankara,1970)
[2] KINAL Firuzan ,Eski Anadolu Tarihi , Ankara,1962
[3] KINAL Firuzan a.g.e
[4] KINAL Firuzan a.g.e
[5] BOSSERT H.Tn., Malatya heykeltıraşlık Eserlerinin Kronolojisine Dair Arşiv C.11 İstanbul 1947
[6] KINAL Firuzan a.g.e
[7] AĞALDAĞ Sabahattin a.g.e.
[8] KINAL Firuzan a.g.e
[9] AĞALDAĞ Sabahattin a.g.e.
Ankara’da Hitit Dönemi
Hititler M.Ö. 2000’de Anadolu’daki ilk siyasi birliktir.Ankara şehir merkezi ve çevresindeki en eski kalıntılar Bronz çağında hüküm sürmüş olan Hatti uygarlığına aittir.Helenistik döneme kadar yazılı belgelerde Ankara hakkında bir bilgi bulunmadığından Hitit dönemi Ankarası hakkındaki bilgilere bu dönemi ve kültürü ortaya koyan Orta Anadolu’daki merkezler ve Ankara çevresindeki aslan ve sfenks tasfirleri aracılığı ile ulaşılmaktadır. Bilinen Ankara’nın bugünkü şehir sınırları içinde yerleşim olduğuna dair bir kanıt bulunamamıştır.
Hitit kenti olan Ankawa’nın bugünkü Ankara olmadığı görüşleri vardır.
Havza’da Hitit Dönemi
Ait olduğu yöre ile birlikte Havza’nın tarihte -bilinen- ilk kullanımının önceleri Kızılırmak ve Yeşil ırmak deltaları arasında yerleşim kuran ve daha sonra bunu büyük bir uygarlığa dönüştüren Hititlere ait olduğunu söyleyebiliriz. Hititler döneminde (M.Ö.1700-1200) bölgeden iki adet tabii yol geçtiği,Çorum-(Merzifon-Havza-Vezirköprü) Oyma ağaç ve Çorum-(Merzifon-Havza-Kavak) Samsun ulaşımını sağlayan her iki yol güzergahının da merkezinde bulunan Havza’nın önemli bir geçiş noktası teşkil etmesi bakımından ön plana çıktığı bilinmektedir. Ne var ki,bölge üzerinde bu şekilde bir egemenlik alanı oluşturdukları bilinen Hititlerin Havza’nın kuruluşu konusundaki rolleri ve Havza’da kayda değer bir Hitit yerleşimi olup olmadığı tüm açıklığı ile ortaya çıkarılabilmiş değildir. Fakat buna rağmen kimi araştırmacıların eserlerinde ve bazı kurumlar tarafından hazırlanmış tanım yazılarında Havza’nın M.Ö.2500 yılında Amasya’nın Hitit hükümdarı ( ya da valisi) Kavuz han tarafından kurulduğu kaydedilmektedir.