Kuşadası Türkiye’nin tatil ve dinlenme yerleri arasinda en önemlilerinden biri konumumda olup pariltili bir körfezin sahilleri etrafinda kurulmus sevimli bir liman kentidir. Kademe kademe inerek Ege’nin en güzel koyuna hakim olan ilçe, gerek altyapi imkanlari gerekse Kruvaziyer gemilerine verdigi servis agi nedeniyle gelen yolcu sayisi bakimindan Ege’nin en gözde turistik merkezi konumundadir.
Efes, Didim, Priene, Milet gibi antik yerlere olan yakinligindan dolayi ise Ege Sahilinde rakipsiz bir turistik merkez haline gelmistir. Kusadasi’nin bir diger önemli özelligi ise her yastan insanin rahatlikla gezebilecegi kolaylikta bir merkez olmasidir. Efes, Meryem Ana ve diger tarihi mekanlari içeren bir tur yaklasik 5 saat sürer.
İklim: Kusadasi tipi Akdeniz Iklim tipini yasar. Sehir yilin 300 günü güneş ışığı alir.
Kuşadası’nın Nüfusu : 50.000 kisidir.
Tarihçe
Çaglarboyu Kusadasi
• İlkçaglarda Kusadasi
Kuşadası Körfezi ve yakin çevresi, turistik bir bölge olmasinin yani sira M.Ö.XI. yy’dan beri birçok farkli medeniyeti barindirmistir. M.Ö. 3000 yillarinda Lelegler; MÖ. 11 yy’da Aeoleyalilar; M.Ö. 9. yy’da Iyonlar bölgede hakim olmuslardir. Büyük Menderes ve Gediz irmaklari arasinda kalan alan, antik çaglarda “IYONYA” adini alir. Tüccar ve denizci olan Iyonlar denizasiri ticaret sayesinde kisa zamanda zenginlesmisler ve üstün bir politik güce sahip olmuslardir. Tarihte “Iyon Kolonileri” adini alip 12 sehir kurmuslardir.
• Neopolis Dönemde Kusadasi
Kusadasi, antik çaglarda Anadolu’nun Akdeniz’e açilan en büyük limani idi. O devirde Neopolis adi ile aniliyordu.M.Ö 7. yy’da baskentleri Sardes olan Lidya’lilar yöreye hakim oldular.
• Helenistik Dönemde Kusadasi
M.Ö 546’da baslayan Pers hakimiyeti ve M.Ö 334’te Makedonyali Büyük Iskender’in tüm Anadolu’yu ele geçirmesiyle Anadolu’da Yunan medeniyeti ile yerli Anadolu medeniyetinin sentezi olarak yepyeni bir çag, yepyeni bir sanat ve kültür anlayisi Kusadasi ve çevresine de hakim oldu. Helenistik Çag adi ile anilan bu çagin en üstün örnekleri hiç süphesiz Efes, Milet, Priene ve Didim’dir.
• Roma Döneminde Kusadasi
M.Ö. 2. yy’da Romalilar yöreye egemen olurlar. Hiristiyanligin ilk yillarinda, Isa’nin havarilerinden St. Jean’in Efes’e gelip yerlesmesiyle burasi bir dini merkez haline gelir. Isa’nin Havarileri ileb Bizans Çaginda Kusadasi Bölgesi Ania adiyla anilir.
• Ortaçag ve Scala Nuova
Kusadasi, Orta çagda korsanlar tarafindan da kullanilan bir ticaret limani haline gelmistir. 15.yy’da Venedikliler ve Cenevizliler zamaninda sehir Skala Nuova adini alir ve zamanin en büyük Limanlarindan bir olma niteligini kazanir.
• Kusadasi’nda ilk Türk Varligi
1186’da 2. Kiliçarslan’in bölgeyi Selçuk Devletine katmasiyla Türk egemenligi baslar.Bölge bu devirde kervan yollarinin Ege’ye açilan bir ihraç kapisi olmustur.
Selçuk Devleti’nin yikilmasindan sonra bölgede Beylikler devri baslar.Bir süre Aydin Ogullari hakim olur. 15.yy ortalarinda Osmanlilar’in egemenligine girer.
• Osmanli Döneminde Kusadasi
Kusadasi, 1413 yilinda I. Mehmet tarafindan Osmanli Egemenligi’ne katilmistir. Bu tarihten sonra, sehir tamamen Türkler’ in elinde kalmis ve Türkler’ in yaptigi eserlerle dolmaya baslamistir.Daha sonralari Kusadasi Osmanlilar ve Venedikliler için korsan saldirilarina karsi askeri bir üs olmustur.
1865’te Kusadasi bagimsiz bölge ilan edilmistir.Yahudiler,Yunanlilar,Ermeniler ve Italyanlar liman yakinina yerlesmis ve I. Dünya Savasina kadar burada kalmislardir.
• Günümüze dek Kusadasi
Cumhuriyet’in ilanindan sonra Izmir’e baglanan Kusadasi ,1954’te Aydin’a dahil olmustur “Küçük Ada” ya da “Güvercin Ada” sehrin simdiki adinin kaynagidir. 1970’lerden itibaren ise tamamen turizme dönük bir yapilanmaya gitmistir.
Kusadasi’nin Mimari Dokusu Kusadasi’nin tarihi yapisindaki en önemli unsur hiç süphesiz surlardir. Kale içini çepeçevre saran surlarin bugün pek azi hayatta kalabilmistir.
Surlarla çevrilmis antik Kusadasi mahalleleri ve evleri Kusadasi’nin kuruldugu Orta Çagin Akdeniz mimari tarzinin bozulmamis en güzel örnegidir ve korumaya alinmistir.
Kusadasi kentsel koruma alanini içeren bölümde dar uzun sokaklar üzerinde bitisik nizamda siralanmis evler zemin katlar üzerinde basit çikmalar ve kornislerle süslenmistir. Sokaklar T seklinde kesismelerle hiç bikmadan dolasilan bir güzellik sergiler.
Bilhassa Kale içinde birbirine paralel sokaklarin ön cephelerinde sira sira evler arkalarinda birbirine bitisik avlular vardir. Bu avlulardan sokaklara tasan çesit çesit meyve agaçlari, yaseminler, begonviller, salyokalar, sehre gizemli bir hava verir.
Dag mahallesi ise daracik merdivenli yollari ile yeniden baslayan sokaklarin çikmazlarin gizemiyle basinizi kaldirip baktiginizda denizin harikulade görünümüyle görenleri büyüler.
Efes yamaç evleri tarzinda düzenlenen sirt sirta vermis bahçelerin görüntüsüyle sokak kenarlarina yan yana siralanmis evler görüntüyü kesinlikle engellemez. Kentsel sit alani içindeki yapilarin pek çogu mimari açidan deger tasimasa da yüzlerce yildan beri topluca bir arada bulunmalari açisindan Kusadasi olarak büyük deger tasimaktadir.
Eski sehir alani içinde meydan ve kaldirim yoktur. Eski sehir ve Kusadasi merkezi Kusadasi’nin en degerli mirasidir ve turizmin en islek oldugu yerdir. Bu alan içinde turizm amaçli tadilat yapilirken yerel yönetimlerin yapilan tadilatin aslina uygun olmasini özellikle önem vermeleri gerekmektedir.
Kusadasi’nin diger anitsal eserleri çesmelerdir. Bu çesmelerin hiçbiri sanatsal yapim özelligi tasimamaktadir. Bununla beraber, yansittiklari Osmanli dönemi özellikleri nedeniyle degerlidirler.
Kusadasi’nin korunmaya alinmis tescilli anitsal yapilari sunlardir;
1. Öküz Mehmet Pasa Kervansarayi
2. Güvercin Adadaki kale ve surlar
3. Sehri çevreleyen surlar
4. Hanim camii ve sadirvani
5. Kusadasi’nin tarihi camileri
6. Kaleiçi hamami, gönül hamami
7. Kale kapisindaki çesme
8. Çesmeler
9. Hükümet konagi
10. Su yollari ve su kemerleri
11. Milli Park
Tüm bu tarihi mekanlarin birbirine yakin mesafelerde olmasi öncelike sehir merkezinde zaman geçirmek isteyen turistler için bir avantaj kaynagidir. Bu mekanlarin pek çogunu iki saat gibi kisa bir zamana sigdirmak mümkündür.